‘Edebiyat’ Bölümü Arşivi
Ey Yigit
Ey yiğit kendini kımıldatsana
Bu gaflet uykudan uyanmak lazım
Yerinden kalkıp, durup baksana
Düşünmek vakti değil, iş etmek lazım
Yıkılan elinden tutup kaldırsan
Yetimler başını okşayıp güldürsen
Gücünü gayretin halka bildirsen
Okuyup, okutup, öğretmek lazım
Geçmişten ders al, geleceği atla
Değerli dostların her zaman yadla
Kötü hainlerin, kökünü odla
Odlayıp, çürütüp, kurutmak lazım
Ayağın keserler olsa düşmanın
Namerde baş eğme çıksa da canın
Ey yiğit sen mertsin sakla imanın
Haini aleme güldürmek lazım
Yamanlar cezasın Rabbimiz versin
Sen iyilik et, Allah’ın bilsin
Zulmetme, zulüm görme ne etse etsin
Allah’a sığınıp, sabretmek lazım
Yamanlar ayağa diken de batar
Gücü yetmese de yaman söz atar
Sözünü dinleme oturup yatar
Ama yaman ite kaç demek lazım
Kuyaş ne işin var kötü insanla
Allah’ım Rahimdir her müslümana
İmanımız var o pak Kur’an’a
Okuyup yolundan yürümek lazım
Nur Muhammed Kuyas KARiZADA
Türkmen Atasözleri
Dr.Deniz Turkmen oglu
1. Abıray gaçsa tutdurmaz.
Saygınlık kaçarsa bulunmaz.
2. Abıray gidenden, bahtı hem gider.
Saygınlığı kaybolanın, bahtı da kararır.
3. Aca gazan astırma, üşüyene odun yakdırma.
Aça kazan astırma, üşüyene odun yaktırma.
4. Acala dova yok, akıla bela.
Ecele çare, akıllıya bela yok.
5. Acı gepletme, doku derletme.
Acı konuşturma, toku terletme.
6. Acıksan çopana, susasan deyhana bar.
Acıkınca çobana, susayınca çiftçiye var.
7. Acısı bolmayanın, süycisi hem bolmaz.
Acısı olmayanın, tatlısı da olmaz.
8. Acı söz okdan yaman.
Acı söz oktan kötü.
9. Aç at yol almaz, aç it av.
Aç at yol almaz, aç it av.
10. Açda algin, beğe bergin bolmasin.
Açta alacağın, beye de borcun olmasın.
11. Açılan solar, ağlan güler.
Açılan solar, ağlayan güler.
12. Açlık cebrini çekmedik, dokluk gadrını nebilsin.
Açlık cefasını çekmeyen, tokluğun kıymetini bilmez.
13. Aç palar, tok geğirir.
Aç esner, tok gegirer.
14. Aç tovuk düyşünde dane görer.
Aç tavuk rüyasında darı görür.
15. Adam bolcak çağa, bokundan belli.
Adam olacak çocuk, kakasında bellidir.
16. Adam yağşısı sofi bolar, ağaç yamanı sokı.
İyi insan sofi olur. Kötü ağaç havan olur.
17. Ağlamadık oğlana emcek yok.
Ağlamayan çocuğa meme verilmez.
18. Ağlasa inem ağlar, galani yalan ağlar.
Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar.
19. Ağşamın hayrından, ertirin şeri yegdir.
Akşamın hayrından sabahın şeri yeğdir.
20. Akıllı, edebi, edepsizden övrener.
Akıllı, edebi, edepsizden öğrenir.
21. Bağa bak üzüm bolsun, iymeğe yüzün bolsun.
Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun.
22. Barını beren utanmaz.
Varını veren utanmaz.
23. Baş daşa değmese, akıl başa gelmez.
Baş taşa çarpmasa, akıl başa gelmez.
24. Başganın ovurcundan su içen ganmaz.
Başkasının avucu ile su içen kanmaz.
25. Baş sağlığım, dünya baylığım.
Baş sağlığım, dünya varlığım.
26. Batır bir öler,gorkak mün.
Kahraman bir kere ölür, korkak bin kere.
27. Bay acıganda iyer, garip tabanda.
Zengin acıkınca yer, fakir bulunca.
28. Beladan heder, heder etmesen eder.
Beladan sakın, sakınmazsan yakar.
29. Benda gaçsan tutularsın, hudaya gaçsan gurtularsın.
Kula sığınırsan tutulursun, Allah’a sığınırsan kurtulursun.
30. Berenden al, vurandan gaç.
Verenden al, vurundan kaç.
31. Beterin beteri bar.
Beterin beteri var.
32. Beyiğin önünden geçme, gatırın ardından.
Büyüğün önünden geçme, katırın arkasından.
33. Bilen bilenini işler, bilmedik barmağını dişler.
34-Bilen bildiğini yapar, bilmeyen parmağını ısırır.
35.Ak gün agartır, kara gün karartır.
36.Ateşi karıstırırsan söner, komsunu rahatsız edersen göçer
37.Bal attlı, çocuk baldan tatlı.
38.Bakıgın driliği suyla mümkündür.
39.Cefa çeken vefa görür.
40.Çobanın ayağı yetişmezse sopası yetişir.
41.Çocugu büyüten, atı yetiştiren bilir.
42.Çocuk düşe kalka büyür.
43.Dağı taşı yel bozar, dostların arasını söz bozar.
44.Dmala damla göl olur, hiç damlamazsa çöl olur.
45.Emeğin oldugu yerde daima bereket vardır.
46.Eski düşman dost olmaz.
47.Gönlü açık olanın yolu da açık olur.
48.Gönül sıgarsa gövde de sığar.
48.Her yurdun avını kendi tazısıyla avla.
49.Kazana yanaşırsan karası bulaşır, kötüye yanasırasan
belası bulaşır.
50.Kendini övenin ipi çürük olur.
51.Keskin kılıç yanan ateştir.
52.Kurt yavrusu evcil olmaz.
53.Misafirin önüne aş koy, iki elini boş koy.
54.Ölü arslandan diri sıçan iyidir.
55.Rüzgarlı gün yürü, yagışlı gün yat.
56.Sabah kalk atanı gör, atandan sonra atını gör.
57.Sahtekarın ydi millete zararı dokunur.
58.Serpilmeyen tohum yesermez.
59.Suyun yavaş akanından, yüğüdün yere bakanından kork.
60.Uyuyan yılanın kuyruğuna basma.
61.Yabani gül yaş da olsa dikeni kurudur.
62.Yazın yatan ksın ağlar.
63.Yenilen güreşe doymaz.
64.Yiğide savaş bayramdır.
65.Yola çıkarsan yoldaşını hazırla.
66.Çürük tahta çivi tutmaz.
67.Gözden ırağ, gönüldenn de ırağ olur.
68.Boş çuval dik durmaz.
69.At almadan ahırını yap.
70.Bugünün yumurtası yarının tavugundan iyidir.
71.Her renge giren, hiçbir seyden utanmaz.
72.Dogru adamlar vuruş, alçak adamla yarışma.
73.Sürü boş dönünce, topal keçi başa geçer.
74.Halkın kadrini bilen, kendi kadrini bilir.
75.Susan ağız konuşan ağzı yener.
76.Yüz defa okursan ezberlersin, bin defa okursan hiç
unutmazsın.
77.Ayakkabım dar olduktan sonra, dünya geniş olmus neme gerek?
78.Mollanın anlattıgını yap, yaptıgını yapma.
79.Kızınla yurt kurasın, oglunla ordu olasın.
80.Testinin içinde ne varsa, agzından o dökülür.
81.Göç yolda dizilir.
82..Su Türkmenin hayatıdır, at kanatları, halıysa ruhu.
83.Akıllı düşünene kadar, deli işini bitir
Türkmen Türkçesi
Türkmenceyle ilgili ilk ayrıntılı bilgilere, bazı şarkiyatçıların 19. yüzyılda yaptığı çalışmalarda rastlanmaktadır. Ekim devriminden sonraki yıllarda S. Ağabekov, A. Alıyev ve İ. Belyayev gibi kimseler tarafından Türkmence üzerine bazı kılavuz kitaplar hazırlanmıştır. Ancak bütün bunlar, günümüz araştırmacılarına ışık tutacak özellikte olmayıp sadece tarihî öneme sahiptirler. Türkmence ile ilgili ilk önemli eserler, 1920’li yılların sonuna doğru yayımlanır: M. Geldiyev ile G. Alparov, Türkmen Türkçesi grameriyle ilgili bir eser neşrederler. A. P. Potseluyevskiy, Türkmenceyi öğreten bir kılavuz kitap yayımlar. A. Alıyev ve K. Böriyev, Rusça-Türkmence sözlük hazırlarlar. Bu üç eserin yayın tarihi 1929’dur.
1930’lu yıllarda özellikle Türkmen dili ve edebiyatıyla ilgili ders kitaplarının yazılmasına ağırlık verilmiştir. 1940’lı yıllarda Türkmence imlâ kılavuzu hazırlanmış, Türkmenceyle ilgili daha ayrıntılı araştırmalar yapılmıştır. 1948 yılından sonra Sovyet dilcilerinin gözetiminde Türkmence üzerine doktora çalışmaları başlatılmıştır. Doktora yapmaya başlayan ilk Türkmen dilcileri, P. Azimov, M. N. Hıdırov ve Z. B. Muhamedova’dır. Sonraki yıllarda, daha fazla Türkmen dilcileri ve edebiyatçıları yetişmeye başlar ve araştırmalar derinlik kazanır. Bir yandan Türkmencenin grameriyle ilgili eserler yayımlanır, bir yandan da edebî eserler üzerinde yapılan incelemeler neşredilir.
Türkmenler; yazılı edebiyatlarının başlangıcından (18. yüzyıl) 1928’e kadar Arap, 1928-1940 yılları arasında Lâtin, 1940’tan sonra da Kiril alfabesini kullanmışlardır.
Türkmenistan Meclisi, 12 Nisan 1993 tarihinde aldığı bir kararla, Lâtin alfabesini esas alan yeni Türkmen alfabesine geçmeyi kabul etmiştir. Bu karara göre yeni alfabe, 1 Ocak 1996 tarihinden itibaren resmen kullanılmaya başlanmış; daha sonra alınan bir kararla birkaç harfte değişiklik yapılarak 1 Ocak 2000’de bütünüyle Lâtin alfabesine geçilmiştir.
Sovyet döneminde, edebî dil için Yomut ve Teke ağızları esas alınmış, ancak Türkmen aydınları bütün ağızlardan faydalanmayı prensip edinmişlerdir. Bu çizgide gelişen Türkmenceyle yazan birçok şair ve yazar yetişmiş ve bunlar zaman zaman kendi ağızlarında bulunan bazı kelimelere de eserlerinde yer vermişlerdir.
Türkmencenin birçok ağzı bulunmaktadır. Söz konusu ağızlar, şu şekilde sıralanabilir: Yomut, Teke, Ersarı, Sarık, Salır, Gökleñ, Çovdur, Alili, Nohur, Garadaşlı, Änev, Yemreli, Hasar, Ata, Nerezim, Çandır, Mukrı, Sakar, Bucak, Olam, İğdir, Surhı, Düyeci, Hatap, Eski, Bayat, Hıdırili, Mehin, Çärcev, Mürçe, Kıraç, Burkaz, Mücevür ve Arabaçı.
Bünyesinde eski Oğuzcaya ait unsurları barındıran Türkmence, Çağataycanın tesirinde gelişmiş bir yazı dili olduğu için Türkçenin doğu ve kuzey kolunda yer alan lehçelere ait özellikler de taşımaktadır. Batı Türkçesinin diğer kollarında kelime başında “v-” bulunduran kelimeler Türkmencede “b-“lidir: baar “var”, bar– “gitmek”, ber– “vermek”. Öte yandan Batı Türkçesinin diğer kollarında ol- fiilinin başında “b-” bulunmazken Türkmencede bu fiil, Kuzey ve Doğu lehçelerinde olduğu gibi, bol– şeklindedir.
Arapça ve Farsçadan alınma kelimelerde bulunan “f” ünsüzleri Batı Türkçesinin diğer kollarında korunurken Türkmencede, Kuzey ve Doğu lehçelerinin birçoğunda olduğu gibi, sistematik bir şekilde “p”ye dönmektedir: Far. fermân > Tkm. permaan “ferman, emir”, Ar. fikr > Tkm. pikir “fikir, düşünce”, Far. hefte > Tkm. hepde “hafta”, Ar. insâf > Tkm. ınsaap “insaf, vicdan”.
Türkmence, bunların dışında birçok özelliğiyle Batı grubuna giren diğer lehçelerle benzerlik göstermektedir.
Türkmencenin kelime hazinesini, Türkçe kelimelerin yanı sıra Arapça, Farsça ve Rusça kelimeler oluşturmaktadır. Ekim devriminden sonra Arapça ve Farsça kelimelerin geçişi dururken Rusça kelimelerin sayısı hızlı bir şekilde artmıştır.
Türkiye Türkçesinin dışındaki Batı grubu Türk lehçelerinde Rusça kelimeler bakımından bir ortaklık söz konusudur. Türkiye Türkçesinde ise, onlardan farklı olarak Fransızca ve İngilizce kelimeler bulunmaktadır.
Türkmence, ana Türkçedeki aslî uzunlukları en iyi koruyan Türk lehçesidir. Aslî uzunluklar, Türkmence kelimelerin ilk hecesinde bulunurlar: aaca– “acımak; ekşimek”, aağı “ağıt”, äädik “çizme, edik”, daağa– “dağılmak”, gaaba– “etrafını çevirmek”, gaabak “göz kapağı”, mooncuk “boncuk”, ooba “köy”, oodun “odun
Khudayberdi SADAT