Ekonomide veya pozitif bilimlerin herhangi bir dalında “teori”nin ana amacı , ilgili bilim dalının kapsamına giren olayların nedenlerini açıklamak,yeni olaylar arasındaki “neden sonuç” ilişkilerini ortaya koymaktır. Bilimsel olmanın temel özelliği de budur. Bilimde neden sonuç ilişkilerinin keşfedebilmesi, aynı zamanda olayların önceden tahmin edilebilmesine, dolaysıyla da olayların denetim altına alınmasına olanak sağlar.
Buna göre , Uluslar arası Ticaret Teorisi’nin başlıca amacı da ülkelerarasındaki mal ve hizmet alım satımı nedenlerini açıklamaktır.bilim adamları teori geliştirme sürecinde incelemekte oldukları olayları onları çevreleyen ayrıntılardan soyutlarlar. Böylece olayların ana nedenlerini oluşturan ilişkileri ortaya koyabilme amacı güder. Dolaysıyla bu özellik bilimsel sürecin aynı zamanda bir soyutlama faaliyeti olması demektir.
Uluslar arası Ticaret Teorisi’nde de değinilen bu İlkerler doğrultusunda yapılan ve aşağıda daha ayrıntılı biçimde sıralanacak bir dizi varsayım vardır. Örneğin analizlerde iki ülke, iki mallı ve iki faktörlü modeller kullanılır; hükümet kesiminin var olmadığı, dolaysıyla gümrük tarifelerinin ve ticaret üzerinde öteki kısıtlamaların bulunmadığı, mal ve faktör piyasalarında tam rekabet koşullarının geçerli olduğu; uluslar arası taşıma giderlerinin bulunmadığı, vs. biçimdeki varsayımlarımdan hareket eder.
Bu varsayımların çoğu aşırı basit ve kısıtlayıcı bir niteliktedir. Ancak bu sınırlı varsayımlar altında ulaşılan sonuçların çoğunun, bunlar kaldırıldığında da geçerliliğini koruyacağı kabul edilir. Başka bir deyişle, modellerden elde edilen sonuçların gerçek dünyada olduğu gibi çok ülkeli, çok mallı ve çok faktörlü, aksak rekabete dayalı, taşıma giderlerinin, tarifelerinin ve öteki dş ticaret kısıtlamalarının yer aldığı bir modelde geçerliliği de büyük ölçüde kanıtlanmıştır. O bakımdan bilimsel çalışmalardaki soyutlama faaliyeti pratik açıdan da bir gereklilik durumundadır.
O halde özet olarak Uluslar arası Ticaret Teorisi’ne ilişkin analizleri, bazı aşırı basitleştirici varsayımlar altında ülkelin birbiriyle yapmakta oldukları ticaretin temelini, dış ticaret kazançlarını, dış ticaret birleşimlerini göreceli reel fiyat açıklamaya yönelik bir bilimsel faaliyet alanı olarak tanımlama olanağı vardır. Uluslar arası Ticaret Teorisi şu 3 soruya cevap vermek durumundadır.
- Ülkeler neden dış ticaret yaparlar, yani dış ticaretin kapalı ekonomiye göre ülkelere sağladığı yararlar nelerdir?
- Bir ülke dış ticaretinin bileşimi nasıl açıklanabilir; başka bir değişle, bir ülkenin hangi malları ihraç hangilerini ithal edeceği neye göre belirlenir?
- Bir ülkenin ihraç fiyatları oranı diğer bir değişle, dış ticarette göreceli fiyatlar, ya da dış ticaret hadleri nasıl oluşmaktadır?
Yakarıdaki sorularını cevapların Markantalizm, Adam SMİTH’in David RİCARDO, G. HABERLER,Heckscher OHLİN ve Mac DOUGAL’in teorileri ile açıklamaya çalışacağız.
Merkantalizm (1500-1750)
Merkantalizm; düşünce okulu değildir ancak yerli ekonominin nasıl işleyeceği ve uluslar arası ticaretin bu işleyeşte nasıl bir rolü olduğuna ilişkin bir dizi ilkeyle ortaklaşan düşünce biçimidir. Merkentalistlerin ekonomik sistemi;
- Milli servet (kıymetli metal rezervi.
- İktisadi faaliyet 0 toplamlı bir oyun; bir devletin iktisadi kazancı ötekinin zararınadır fikri kabul görüyor.
- Devlet gücünün genişletilmesi iktisadi büyümenin motorudur.
- Emek değer teorisini kullanıyor.
- Pozitif ticaret dengesi tutturmak temel hedeflerden biridir.
- Ekonomik faaliyetler kendi haline bırakılamaz, düzenlenmelidir.
- Ekonomi tam istihdam dengesinden daha düşük bir seviyede işlediği için para arzındaki artış enflasyona yol açmaz ve toplam üretimi artırarak büyüme sağlar.
Devletin rolü külçecilik, ülkeden metal para çıkışı bireylere yasak ve devlet kontrolü astında devlet ticaret tekelleri oluşturarak para biriktirme amacını gerçekleştiriyor ve pozitif ticaret dengesini gerçekleştirecek tedbirler alıyor.
David HUME’nin Merkantalilizm eleştirisi; bir ülkenin ihracat fazlası vererek altın stoku oluşturması, kendi kendini yok edici bir mekanizmayı harekete geçirir ve sonuçta bu fazlalıklar ortadan kalkar. Fiyat astın mekanizması adı verilen bu mekanizma özetle şöyledir. Dış ticaret fazlası ülkeye astın girmesine neden olur. O dönemde kullanılan para astın olduğu için, ülkeye altın girişinin artması, piyasadaki para miktarının(arzının) bollaşması demektir. Artan para miktarı ise, onlara göre Miktar Teorisi adını verdikleri bir kuram uyarınca ekonomideki genel fiyat düzeyinin yükselmesine neden olur. Genel fiyat düzeyinin artması ise o ülkenin ihraç mallarını uluslar arası piyasalarda pahalılaştırarak ihracatının düşmesine neden olurken, yabancı malların yerli mallara göre ucuzlaması ithalatın artmasına yol açar. Bir ülkenin dış ticaret bilançosunda fazlalık oluşturması, dolaysıyla altın stoklarını büyütmesi, ancak geçici bir sonuçtur. Bir süre sonra yukarıda kısaca değindiğimiz astın- para akımı mekanizması harekete geçer ve bu fazlalıkların kendiliğinden ortadan kalkmasına kadar işleyişimi sürdürür.
Sonuç olarak merkantalistlerin genel düşünceleri dış ticareti 0 toplamlı bir oyun olarak görürler onlara göre astın stokunun büyümesi aynı zamanda ekonominin büyümesidir, para arz fazlası enflasyona yok açmaz ve toplam üretimi artırarak büyüme sağlanabilir.
Adam smith(1723-1790)
Adam smith’in Ulusların Zenginliği adlı kitabindeki görüşler aynı zamanda klasik Libralızm’in ya da iktisat Ekolü’nun doğuşunu da yön vermiştir.aşağıda Smith’in uluslar arası Ticarete ilişkin açıklamaları “ Mutlak üstünlük teorisi “ başlığı altında somut biçimde inceleyecegiz. Fakat önce o’nun getirmiş olduğu Klasik Liberalizm’in dış ticaret yönünde özellikleri merkantalizm’le arasındaki farklılıklar arasındaki farklılıklar üzerinde durmakta fayda var. Smith’in Klazik Librelizm’in temelini oluşturan bazı görüşleri şunlardır.
- Bireyler ekonomik çıkarlarına göre hareket ederler(Homo economicus) dur.
- Devlet bireylerin girişim haklarını kısıtlamamalıdır.(laissez faire, laissez passer) bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler. Çünkü bireyler kendi çıkarının peşinde koşarken toplumsal çıkarı da sağlayacaktır.
- Ekonomik hayatta bir görünmez el vardır. Bu görünmez el de fiyat mekanizmasıdır. Ekonomik hayatta düzen kendiliğinden sağlanır bu yüzden devletin ekonomiye müdahale etmesine gerek yoktur.
Adam smith’ten önce ekonomik hayatta geçerli olan düşünce Merkantalizm’e dayanıyordu. Smith Ulusların Zenginliği adlı kitabında serbest ticaretin yararların göstererek Merkantalist’lerin dış ticareti sınırlandırma konusundaki düşüncelerini çürüttü. Smith’e göre dünya serveti sabit değildir. Dış ticaret, uluslar arası uzmanlaşma ve iş bölümü doğurarak dünya kaynaklarının verimliliğin artırarak dünya üretimi ve toplamsal refahın yükselmesine yol açar. Buna göre karşılıklı ticaret yapan iki ülke uzmanlaşma ve serbest uluslar arası değişim sonucunda daha yüksek üretim ve tüketim düzeylerine ulaşarak yaşam standartlarını birlikte artırırlar. Amith’e göre Merkantalız’in uluslar arası ticarette bir tarafın kazanması ve diğer tarafın kaybetmesi şeklinde görüşü yanlıştır. Uluslar arası ticaretten her iki taraf da kazançlı çıkar.
Adam Smith’in Uluslar arası Ticaret Teorisi
Smith’in uluslar arası Ticaret Teorisine başlamadan önce bu analizde yer alan bazı varsayımları söz etmek lazım.
- İki ülke ve iki mallı analiz modeli: Dünyada iki ülke vardır ( birisi ele alınan ülke diğeri ise onun dışında kalan tüm ülkeler) bu ülkeler ayni iki malı üretirler. Ayrıca her maldan üretilern birimler homojandır.
- Uluslar arası ticarette para kullanılmaz, dış mübadeleler malın malla değişimi biçiminde Gerçekleşir. Dolaysıyla fiyat, maliyet gibi kavaramlar parasal değil reel kavramdır.
- Mal veya faktörlere ait olsun tüm piyasalarda tam rekabet koşulu vardır.
- Bu modelde hükümet kesimine yer verilmez. Dolaysıyla modelde gümrük tarifesi, kotalar ve dış ticaret üzerindeki diğer kısıtlar bulunmaz.
- Modelde taşıma giderlerinin de 0 olduğu varsayılar.
- Ekonomi tam istihdam durumundadır yani kaynaklar tam olarak kullanıldığı varsayılır.
- Bu model Emek-Değer Teorisine(labor theory of value) dayanır buna göre malın maliyeti onun üretimi için harcanan emeğe dayanır. Emek homojen bir üretim faktörüdür.
Smith serbest ticaret ve uluslararası uzmanlaşmanın yararlarını Mutlak üstünlük teorisi ( Therory of absulute advantage) ile açıklıyor bir ülke karşı ülkeye göre hangi malları daha düşük maliyetle üretiyorsa o malda uzmanlaşmalı ve bunları ihraç ederek pahalıya üretebildikleri malları diğer ülkelerden ithal etmeli örnek :
- İki ülke var ABD ve İngiltere
- Her ikisinde de homojen emek var.
- İki mal üretiliyor yiyecek ve Giysi
ABD İngiltere
Yiyecek 2 1
Giysi 4 6
2>1 Amerika yiyecek üretiminde İngiltere’ye göre daha verimlidir
6>4 İngiltere giysi üretiminde ABD’ye göre daha verimlidir.
Yani ABD’nin yiyecek üretiminde mutlak üstünlüğü vardır. İngiltere’nin ise giysi üretiminde mutlak üstünlüğü vardır.
Ticaret yokken ABD’de 1 birim yiyecek 2 birim giysiyle değiştirilir. İngiltere’de 1 birim yiyecek 6 birim giysiyle değiştirilir.
Ticaret durumunda ABD 2 Y ihraç 6 G alsın ABD 2 Y üretmeseydi 4 G alacaktı ama ticarette 6 G aldı yani 2 birim fazla G aldı. İngiltere 6 G üretmeseydi 1 Y alacaktı ama ticaretten sonra 2 Y aldı yani 1 birim fazla Y aldı. Bu durumda ABD yiyecekte, İngiltere ise giyside uzmanlaşması gerekiyor.
ABD’de nispi fiyatlar İngiltere’de nispi fiyatlar
Yiyeceğin giysi cinsinden fiyatı Yiyeceğin giysi cinsinden fiyatı
1 birim yiyecek = 2 birim Giysi < 1 birim yiyecek = 6 birim Giysi
Giysinin Yiyecek cinsinde fiyatı Giysinin Yiyecek cinsinde fiyatı
1 birim Giysi = ½ Yiyecek > 1 birim Giysi = 1/6 birim Yiyecek
bu modele göre birim emek başına üretim miktarlarının farklı olması tarafların karlı dış ticaret yapabilmeleri için temel koşuldur. Buna göre yukarda verilen örnek açısından ABD İngiltere’ye yiyecek ihraç edip bu ülkeden Giysi ithal etmelidir, İngiltere de için tam tersi.
Böylece bir uluslar arası üretim ve ticaret modeli,iki ülkenin de toplamsal refahını artırmasına neden olacaktır.
David Ricardo
Adam smith’ten yaklaşık kırk yıl sonra David Ricordo Mutlak üstünlükler teorisi’ne ilişkin analizleri daha da geliştirerek Karşılaştırmalı üstünlükler Teroisi’ni ( Theory of Comparative Advantage) ortaya atıyor. Bu teori o kadar gülcü ki bu gün biler Uluslararası Ticaretin temelini oluşturuyor. Ricardo’ya göre uluslararası Ticareti Mutlak üstünlüklere dayandırmaya gerek yok. Böyle bir yaklaşım teorinin kapsamını daraltır. Çünkü mutlak üstünlükler Karşılaştırmalı üstünlüklerin özel bir durumu gibidir. Karşılaştırmalı üstünlükler gerçekleştiğinde durumlarda Mutlak üstünlükler de vardır, ama bunun tersi geçerli değildir; yani karşılaştırmalı üstünlükler gerçekleştiği durumlarda mutlak üstünlükler bulunmayabilir.
Ricardo’ya göre uluslararası ticarette ülkenin bazı malları diğer ülkeden daha ucuza üretiyor olması, yani bu mallarda mutlak üstünlük sahibi olması değil. Tersine önemli olan üretimde uluslararası üstünlükler derecesidir. Bir ülke diğeriyle karşılaştırıldığında, hangi malların üretiminde daha yüksek bir üstünlüğe sahipse o mallarda uzmanlaşmalıdır. Eğer bir ülke bütün malların üretiminde diğerinden daha üstün durumdaysa Mutlak Üstünlükler Teorisine göre ticaret yapmaya gerek yok, ama Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorsi’ne göre önemli olan üstünlüklerin derecesidir hangi malda daha üstünse o malda uzmanlaşmalı.
Örnek :
ABD İngiltere
(W) Buğday (çuval/saat) 6 1
(C) Kumaş (metre / saat) 4 2
6>1, 4>2 ABD her iki malda da mutlak üstünlüğe sahip ama 6/1=6 > 4/2= 2 buğday üretimindeki üstünlüğü daha fazladır.
ABD ne zaman ticaret yapmaz: 6W = 4C olduğunda ticaret yapmaz. Ticarete başlaması için 6W’yi 4C’den daha büyük miktarda değiştirmesini bekler.
İngiltere ne zaman ticaret yapmaz: 2C = 1W olduğunda ticaret başlaması için 2C’yi 1W’den daha büyük bir miktarda değiştirmesini bekler.
Varsayalım dış ticaret haddi 6W = 6C olsun.
ABD’nin ticaretten kazancı 6W’yi 6C ile değiştirebiliyor. Eğer kendisi üretseydi 4C üretecekti, 6C – 4C = 2C . yani 2C kazancı var.
İngiltere’nin ticaretten kazancı ise 6W – 3W = 3W ,yani 3W kazancı vardır.
Herkes için karlı ticaret aralığı: 4C< 6W < 12C ikisi arasındaki fark 12C – 4C = 8C yani ticaretten toplan kazanç 8C dir.
Karşılaştırmalı üstünlüğün istisna durumu:
ABD İngiltere
(w) buğday 6 3
( C) Kumaş 4 2
Bir ülkenin diğeriyle karşılaştığında iki maldaki üstünlüğü de eşitse karlı bir ticaret olanağı yoktur.
Sonuç olarak Ricardo’nun karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi’nde önemli olan mutlak üstünlük değil. Bir ülkenin hangi mallar üretiminde diğer ülkelere üstünlük derecesi yüksekse o mallarda ozmanlaşmalıdır.
Ricardo Modeli’nin Eksiklikleri
Rcardo’nun Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi ortaya atıldıktan yaklaşık iki asır geçti bu güne kadar geçerliğini koruyor. Ancak geçen zaman içinde teorinin özü ile ilgili bulunmayan bazı varsayımlarda değişme ve gelişmeler olmuştur.
- Ricardo modeli Emek Değer Teorsi’ne dayanır. Modelde maliyeti oluşturan tek etken olarak emek kabul edilmiştir. Oysa sermaye, doğal kaynaklar ve girişimcilik faktörlerinin maliyetin dışında bırakılması, gerçekte kıt kaynakların etkin kullanımını engelleyecek çok önemli nedendir. Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi’nin geçerli olabilmesi için Emek değer teorisi zorunlu değildir. Teori örneğin fırsat maliyetleri ile de açıklanabilirdi. Bundan başka Ricardo emeği homojen bir üretim faktörü olarak görür. Gerçek hayatta işçinin eğitim düzeyine ve kazandığı deneyimlere göre çok farklı bilgi ve becerilere sahip emek türleri ortaya çıkar. Tüm bu farklılıklar Ricardo modelinde göz önünde bulundurulmamış.
- Ricardo’ya göre işgücü ğlke içinde tam hareketli ülkeler arasında ise tam hareketsizdir. Oysa gerçek hayatta ne işçilerin ülke içi hareketliliği tam ne de ülkelerarası hareketliliği sıfırdır.
- Ricardo modeli sabit maliyetler ve tam uzmanlaşmaya dayanır. Modelde sadece sabit maliyetler durumu gözönüne alınmıştır. Bunun sonucu ise üretimde tam uzmanlaşmaya gidilmesi yani kaynakların yalnızca ihraç mallarının üretiminde kullanılması, ithal edilen malın ise sıfıra düşürülmesidir. Ancak geçek hayatta ülkelerin ihraç malları ile birlikte bir miktarda ithalata rakip mal ürettiğini görüyoruz. Eğer Ricardo modelinin tersine, üretimde artan maliyet koşulları kabul edilecek olursa üretimde eksik uzmanlaşma durumu ortaya çıkar. Böylece ülke ihraç malının yanında bir miktar da ithalata rakip mal üretir ve sözü edilen çelişki de ortadan kalkar.
Heckscher Ohlin
Ohline göre bir ülkenin bol faktörünü yoğun olarak kullanan malın üretiminde göreli üstünlüğe sahiptir. Ohlin modelinde temel varsayımlar.
- İki ülke, iki mal, iki üretim faktörü
- Teknoloji her iki ülkede de aynı
- Ölçeğe göre sabit getiri var;
- Üretim faktörleri her iki ülkede de aynı ;eğer faktör fiyatları her iki ülkede de aynı ise, İngiliz üreticiler 1 birim kumaş üretmek için ABD’li üreticilerle aynı miktarda emek ve sermaye kullanacaklar. Aynısı çelik için de geçerlidir.
- Güçlü faktör yoğunluğu var, mallardan birinin değerine göre her zaman bir faktörü daha yoğun olarak kullanması durumu. Yani aynı faktör fiyat seviyelerinde kumaş üretmek için sermaye başına daha fazla emek gerekmektedir.
- Eksik uzmanlaşma ; hiçbir ülke sadece tek bir malın üretimimde uzmanlaşmamıştır.
- Tam rekabet ; hem faktör hem de mal piyasalarında tam rekabet var monopolcü, oligopolcü piyasa biçimleri yok, ücret ve fiyat katılıkları yok. Bütün satıcılar ve alıcılar piyasalarda oluşan Oluşan fiyatı alıyorlar, yani hiçbiri fiyatı etkileyebilecek kadar büyük değiller. Bütün aktörler piyasanın her yerinde oluşan piyatan haberdarlar , her yerde aynı fiyat geçerli
- Faktör hareketliliği; üretim faktörleri her ülke içinde tam hareketli, fakat ülkeler arası serbest faktör hareketi yok, yani aynı ülke içinde sektörler arasında ücret ve sermaye getirisi farkı yok fakat ülkeler arasında farklı ücret ve kar var.
- Beğeni benzerlikleri; her iki ülke yurttaşlarının benzer beğenileri var- yani her iki ülkede benzer gelirler ve mal fiyatları oluşsa, her iki ülke yurttaşları da yaklaşık olarak aynı mal sepetini tüketmek isteyecekler , burada şöyle bir varsayım yapılıyor her iki ülkedeki eş faya eğrisi haritası aynı.
- Serbest Ticaret; dünyada serbest ticaret kuralları geçerli kota, tarife gümrük vergisi yok.
- Ulaşım maliyetleri; ulaşım maliyetleri sıfır mal ticareti her yerde mal fiyatlarına eşittir.
Buna göre bir ülke hangi mallar üretimine yoğun faktöre sahipse o mallarda uzmanlaşsın. Örnek :
Emek Sermaye
Kumaş 6 2
Çelik 8 4
1 metre kumaş üretmek için 6 birim emek + 2 birim sermaye = 6/2= 3
1 ton çelik üretmek için 8 birim emek + 4 birim sermeye = 8/4 = 2
buna göre kumaş emek yoğun mal çelik ise sermeye yoğun mal.
Ohline göre eğer bir ülkede emek bol olarak bulunuyorsa emek yoğun malda uzmanlaşsın. Eğer bir ülkede sermaye bol olarak bulunuyorsa sermaye yoğun malda uzmanlaşsın.
Sonuç
Uluslar arası Ticaret Teorisi’nin başlıca amacı da ülkelerarasındaki mal ve hizmet alım satımı nedenlerini açıklamaktır.bilim adamları teori geliştirme sürecinde incelemekte oldukları olayları onları çevreleyen ayrıntılardan soyutlarlar. Böylece olayların ana nedenlerini oluşturan ilişkileri ortaya koyabilme amacı güder.
Merkantalistler’e göre Ticaret sıfır toplumlu bir oyundur,Milli servet (kıymetli metal rezervi.Devlet gücünün genişletilmesi iktisadi büyümenin motorudur.Emek değer teorisini kullanıyor.Pozitif ticaret dengesi tutturmak temel hedeflerden biridir.Ekonomik faaliyetler kendi haline bırakılamaz, düzenlenmelidir. Merkantalistlerden sonra Adam Smith yeni düşünce ortaya atıyor Adam Smith’e göre Ticaret sıfır toplumlu bir oyun değildir Ticaret her iki ülke için de kazanç eder (Mutlak üstünlüklerden bahseder) bir ülke hangi malın üretiminde mutlak üstünlüğe sahipse o malın üretiminde uzmanlaşsın. Adam Smith’e karşı David Ricardo (karşılaşmalı üstünlükler teorisini) geliştirir. Ricardo’ya göre uluslararası Ticareti Mutlak üstünlüklere dayandırmaya gerek yok. Böyle bir yaklaşım teorinin kapsamını daraltır. Çünkü mutlak üstünlükler Karşılaştırmalı üstünlüklerin özel bir durumu gibidir. Karşılaştırmalı üstünlükler gerçekleştiğinde durumlarda Mutlak üstünlükler de vardır, ama bunun tersi geçerli değildir; yani karşılaştırmalı üstünlükler gerçekleştiği durumlarda mutlak üstünlükler bulunmayabilir.
Ricardo’ya göre uluslararası ticarette ülkenin bası malları diğer ülkeden daha ucuza üretiyor olması, yani bu mallarda mutlak üstünlük sahibi olması değil. Tersine önemli olan üretimde uluslararası üstünlükler derecesidir. Bir ülke diğeriyle karşılaştırıldığında, hangi malların üretiminde daha yüksek bir üstünlüğe sahipse o mallarda uzmanlaşmalıdır. günümüzde Ricardo’nun (karşılaştırmalı üstünlükler) Teorisi’ne bazı eleştiriler. Birincisi modern Ekonomilerde sermayenin hareketliliği söz konusu Ricardo’nun teorisinde sermaye hareketsizdir dolaysıyla söz konusu kuram modern kapitalizmiyle uyuşmuyor. ikinci olarak Ricardo Uluslararası Ticaretten her iki tarafın da kazançlı çıkacağını söylüyor oysa sistem engelsiz uygulansa bile uluslararası eşitsiz güç ilişkileri nedeniyle uluslararası ticaret ve uzmanlaşma bazılarının kazanmasına bazılarının kaybetmesine yol açar. üçüncü Ricardo iki farklı emek zamanını basitçe karşılaştırıyor ancak iki farklı nicelikteki emek zamanını basitçe karşılaştıramayız. Ancak belli bir malın üretilmesi için gerekli emek miktarını, başka bir malın üretilmesi için gerekli emek miktarını ile karşılaştırabilirsiniz Ricardo kuramı türdeş olmayan iki malın niceliksel olarak olanaksız karşılaştırmasına dayanıyor. Dördüncü ve önemlisi Ricardo kuramı kapitalist bir sistemde ülkelerin emek tasarruf ede bilecekleri sektörlerde uzmanlaştıkları varsayılıyor. Ancak kapitalist üretim kar için üretimdir ve bir ülke kendi kapitalistlerinin en yüksek kar oranını gerçekleştirdiği sektörlerde uzmanlaşır. Ricardo’dan sonra Ohline göre bir ülkenin bol faktörünü yoğun olarak kullanan malın üretiminde göreli üstünlüğe sahiptir. bir ülkede emek bolsa emek yoğun malda uzmanlaşsın bir ülkede sermaye bolsa sermaye yoğun malda uzmanlaşsın. Dolaysıyla ticaret Merkantalistlerle başlıyor günümüze kadar devam etmektedir
Hırlayan: Mohammad Musa ABDAL
Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü
Kaynakçalar:
Guglielmo Carchedi 2008 Başka Bir Avrupa İçin . İstanbul Yardam kitap 77
Halil Seyidoğlu Şubat 2009 Uluslararası İktisat İstanbul Güzem Yayıncılık